20 Ekim 2010 Çarşamba

Neden şimdi omzuma dokunmuyorsun?





















Sanki bir ip üzerinde yürüyorum. Hangi omzuma dokunursan tam aksine düşeceğim ama bana dokunmazsan belki karşı tarafa daha kolay geçeceğim. Sen dokunmakta ısrar edeceksin biliyorum. Dokunmaman gerektiğini söyleyemiyorum yüzüne, anlamanı bekliyorum ama anlamayacağını biliyorum. Seyirciler nasıl da bana bakıyorlar, acaba ne desem mutlu olurlar? Bir şey dememi beklemiyor olabilirler, karşıya geçince hepsi beni mi alkışlayacak şimdi? Sen de alkışlayacak mısın? Alkışlama sakın. İyi bir şey yapmıyorum ki. Yapmam gereken şeyler iyi şeyler değiller ki. Sona yaklaştıkça korkuyorum. Seyirciler düşeceğimden korkuyor. Sen de emeklerin boşa gidecek diye korkuyorsun. Tamam da, neden hâlâ omzuma dokunmaya çalışıyorsun? Kokulu silgiler kanser yapmıyordu bence. İnanmıştık ikimizde farklı zaman dilimlerinde. Nerden çıktı diye sorma sakın, anlatsam anlamayacaksın. Zaten ben de anlatabileceğimden şüpheliyim. Eğer geçebilirsem karşıya, bana bir tane kokulu silgi alır mısın? Evet mi? Teşekkür ederim de, neden hâlâ omzuma dokunmaya çalışıyorsun? Beni buraya koyana hiç de güzel şeyler söylemiyorum içimden. Aşağıya iner misin? Ben düşmek istiyorum. Beni tutsana. Evet, evet ciddiyim. Sen herkesi tutabiliyorsun, beni mi tutamayacaksın. Lütfen, diyorum. Lütfen. Lütfen. Lütfen. “Ve sen beni tutmak için aşağıya inmiştin ama ben aşağıya düşmemiştim. Seni beklemeden karşıya geçmiştim. Herkes beni alkışlamıştı. Sen geri gelememiştin. Aşağıdan beni seyretmeye çalışmıştın ama sadece bir nokta görüyordun. Ağlıyordun. Zaten ağlamalıydın da. Ben de ağlıyordum. Neden şimdi omzuma dokunmuyorsun? Biliyorum, biliyorum, benim yüzümden. Özür dilerim Francine… Çok özür dilerim.”

3 yorum:

  1. Çok farklı hissettim. Gerçekten böyle soyut yazılara yorum yapmak çok zor. Anlatamıyorsun çünkü. Sadece 'çok güzeldi'...

    YanıtlaSil
  2. manyak güzel olmuş...içinde iki siyahın olduğu gökkuşağını izlemek gibi....

    YanıtlaSil