20 Ekim 2010 Çarşamba

Bilet...





















Bu kez yazmayacağım dedi. Burada yaşananları seyir defterine yazmanın gereksiz olduğunu o da biliyordu çünkü. Ondan özür diledi ve yavaşça koydu ceketinin iç cebine defteri fakat yine de aynı cebindeki biletin kıvrılmasına engel olamadı. Bileti çıkardı ve gülümseyemeyerek baktı. Eliyle düzeltmeye çalıştı kıvrılan yeri. Sonra defteri tekrar çıkardı ve bileti bir kez katlayarak defterin içine koydu ve sonra her şeyin olması gerektiği yerde olduğu inancıyla yürümeye başladı.

Adımını attığı her yere acınası gözlerle bakıyordu. “Ondan uzaklaşmıyorum işte.” diye tekrarlayıp duruyordu. Belki de kendisini kandırıyordu. “Bana akan zaman ona da akıyordur herhalde.” diye saçma sapan kendisinin bile inanmadığı bir düşünce ile son dönemece geldiğini fark etti.
Ve dönmedi. Bekledi orada. Kaç saniye beklediğini kendisi de bilmiyordu. Kafasını uzattı. Bir melek gördü. Hemen kafasını geri çekti. Kafasını göğe kaldırdı. Bir melek daha gördü. Ardından bir ses duydu. “Sen de mi meleksin?” diye sordu. Hemen defterini çıkardı. İçini açtı ve melekleri gördü. Bilete yine gülümseyemeyerek baktı. İlk gördüğü melek yanına gelmişti bile ve ondan ne istediğini anladı. Bileti ona doğru uzattı. “Bilet yerine bahşiş versem, bir şans daha tanır mı bana?” diye düşündü. Saçmaladığını anladığı sırada biletin artık elinde olmadığını fark etti ve istemeden de olsa gözlerini kapadı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder