20 Ekim 2010 Çarşamba

Gözler











Zamanının birinde iki çift göz yaşarmış. Ela ve kahverengi… Birbirlerine gördükleri zaman sahiplerini bile dinlemeden başka yöne bakarlarmış. Daha çok yerlere, gökyüzüne ya da herhangi bir yere ama birbirlerinin olmadığı bir yere. Bir süre böyle sadece hissettirmeden bakmışlar birbirlerine. Daha sonra kısa süreli de olsa bakabilmişler birbirlerine. Zaman gelmiş ki hiç ayırmamışlar bakışlarını birbirlerinin üzerinden. Ela güldüğünde kahverengi de gülmüş. Ela ağladığında kahverengi daha da içli ağlamış. Her gün birbirlerini görüyorlarmış. Bazen birbirlerine o kadar yakınlaşıyorlarmış ki o anda ne oluyorsa karanlığa bakmak zorunda kalıyorlarmış. Bu da sahiplerimizin bir oyunu herhalde diye düşünüyorlarmış o zamanlar. Birlikte farklı yerlere gidiyorlarmış. Yine bir gün içeride beyaz önlüklü insanların bulunduğu yere gelmişler birlikte. Ela başka bir odaya girmiş. Kahverengi onu beklemiş. Sonra beyaz önlüklü birisi gelmiş ve kahverengiye bir şeyler anlatmış. Kahverengi ne anlattığını bilmeden ağlamış, engel olamamış. Sonra elayı görmüş odanın başında. Çıkmışlar o yerden. Eve gitmişler. O günden sonraki her gün birlikte dışarı çıkmaları daha da azalmış ama hep birliktelermiş yine ve bir gün gelmiş ela boş boş bakmaya başlamış. Kahverengi ağlamış. “Lütfen bana bak” demiş. Ela sadece bir yöne bakmış. Dinlememiş onu. Bir gün sonra kahverengi bu sefer kendini siyah giyinmiş insanların içinde bulmuş. Aralıksız ağlıyormuş. O gün anlamış bir daha elayı göremeyeceğini. Elanın da kimseyi göremeyeceğini… Bu yüzden yine ağlamış, hep ağlamış ve duyduğuma göre de hâlâ ağlıyormuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder