20 Ekim 2010 Çarşamba

Koltuk...

























Kelimelere farklı anlamlar yüklemek son zamanlardaki en büyük hobilerindendi. Belki de yapacak başka bir şeyi yoktu. Kendini eğlendirecek birisi ise hiç olmamıştı zaten. Komşusunun verdiği tekli koltukta oturuyor, sigarasıyla yaktığı yere parmağını sokuyordu ve kalbindeki yara gibi onu da büyütüyordu her geçen dakika. Sadece bulunduğu odanın ışığı yanıyordu evde. Ara sıra atan şalterler sinirini bozsa da her seferinde kaldırmaya gidiyordu üşenmeden. Buna sebebiyet veren karanlık korkusuydu ya da belki birisi gelir de zile basar ama elektrikler olmadığı için duymam düşüncesi. Gözlerini kapatıp başını yasladı koltuğa. (Hikâyenin bundan sonrası isteğe göre doldurulabilir, ben onun oracıkta ölmesini istiyorum ama sen kapıya gelen bir yabancıdan bahsedeceksin belki de ya da evde kahve bitecek ve bakkaldan kahve almaya giderkenki başından geçen bir olaydan.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder