20 Ekim 2010 Çarşamba

Taklid-i Bend










Çiçeklerin içinde uyanmanın verdiği keyifle açmak gözlerini her canlıya nasip olmayan bir güzellikti. Gülerken gözlerinin içindeki güzelliği görmek ve seni bir çiçek olarak insanlara sunabilmek belki de bu hayattan aldığım en büyük zevkti. Hep el üstünde tutulmak istediğini bilmenin getirdiği korku, sanırım korkuların en güzeliydi. Bir işe başladığında seninle birlikte duyduğum heyecan, bu güne kadar yaşadığım en tatlı heyecandı. Bir sorun karşısında yaşadığın stres, ömrüm boyunca yaşadığım streslerin pek üstündeydi. Bunları seninle paylaştığım için vücudumun her noktasını saran mutluluk ise yüzüme yansıdığının çok daha üstündeydi. Bütün bu duyguları bir kenara koyup aşk denen şeye geldiğimizde ise Mecnun’dan, Tahir’den, Kerem’den öte, bir insanın yaşayamayacağını düşündüğüm sadece üç harften ibaretti.

Defalarca söylediğimi hatırlıyorum şimdi sana:"Beni bir insan olarak görme" diye. Ben bir insan olamazdım senin yanında. Gülemezdim, ağlayamazdım, heyecanlanamazdım. Sadece seni taklit ederdim. Sadece senden aldıklarımla bir şeyler yapmaya çalışırdım. Şimdi yaptığım gibi işte. Kendimi anlatma çabaları. Seninkilerden tek farkı karşımda beni anlamaya çalışan bir benin olmaması ve asla olmayacak olması.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder