20 Ekim 2010 Çarşamba

Hisler













Biliyordum aslında her şeyi. Belki de hissediyordum. Hisler işte. Engel olunamayanlar. Duymak istediğin şeyleri söylerken bile seni rahatsız eden hisler. Kurtulman gerektirdiği yerde seni daha da kendine çeken hisler. Laf anlamaz küçük çocuklar… Sana aynı şeyleri tekrarlayan yaşlı insanlar… Her seferinde aynı yalanı söyleyen arkadaşlar… Her şeyine karışan büyükler…

Kafanı öne eğip düşündüğün zaman. “Neden?” derler. “Yok bir nedeni.” dersin. Kabul ederler. Oysa bilirler. Hislerinle tartıştığını içinde. Onlara gerçekleri anlatmaya çalıştığını. Seni dinlemediklerini. Duygusal bütünlüklerini fiziğine yansıttığını görürler. Sen hâlâ “Yok bir nedeni.” dersin. “Gerçekten yok bir nedeni?”

Bir anlaşma yapmayı denesen onlarla. Uzuuun süreli bir anlaşma. Bir süre ziyarete ihtiyacın olmadığını söylesen. Küfür etsen. Bir daha küfür etsen. Küfürler etsen. Eminim ki daha da hırslandırırsın onları. “Ya şimdi zamanı mı?” diye sorsan. Cevap vermezler. Onlar sadece işine geldikleri gibi hareket ederler. Hisler. Küçük çocuklar. Yaşlı insanlar. Yalancı arkadaşlar. Her şeyine karışan büyükler. Çok büyükler. Kocamanlar.

1 yorum: